OTEC - Okyanus Termal Enerji Dönüşümü |
Kısa adı OTEC olarak bilinen "ocean thermal energy conversion" yani Okyanus Termal Enerji Dönüşümü okyanus sularının yüzeyi ve derinlerindeki su sıcaklığının farkını kullanarak enerji üreten sistemlerdir.
Burada sistemin çalışmasını sağlayan en önemli faktör okyanus yüzeyi ve dibindeki suyun sıcaklığının farklı olmasıdır. Bu sıcaklık farkı kolay buharlaşabilen bir sıvının(örneğin amonyak) hal değiştirmesi için kullanılır. Hal değiştiren sıvının buhar basıncı türbinlerin dönmesini sağlar.

Yukarıdaki görsel incelendiğinde sistemin nasıl çalıştığı daha iyi anlaşılabilir. Otec sisteminin çalışması için sıcaklık farkı oluşturabilecek derinliğe inebilecek uzunlukta borulara ihtiyaç vardır. Günümüz şirketleri daha dayanıklı ama hafif borular geliştirmeye çalışmaktadır.
OTEC borularında(CWP) beklenen özellikle şöyle sıralanabilir;
Paslanmama, 1000 metre derindeki sıvı basıncına dayanabilme, kolay montaj, nakliye kolaylığı, uygun maliyet, az bakıma ihtiyaç duyma.
Boruların yapıldığı malzeme de önemlidir. Fiberglas, polietilen, sertleştirilmiş çelik ve elastomer
malzemeleri arasından fiayat-performans olarak fiberglas öne çıkmaktadır.
OTEC santralinin alışması için bir diğer önemli nokta yüzey sıcaklığının yüksek olduğu bölgeler. Okyanus altında sıcaklık çok düşmüyor. Bu nedenle hal değiştirecek olan sıvının erime kaynama noktalarını kapsayacak sıcaklık değerleri yakalamak için yüzey suyunun sıcak olduğu bölgeleri bulmak gerekiyor.
Bir diğer OTEC bölümü Isı Değiştiricilerdir. Bunlar buharlaşma ve yoğuşmanın olduğu bölmelerdir. Bu bölmelerin titanyum malzemeden yapılması daha uygun görünmektedir. Öyle ki titanyum, deniz suyuna mukavemet göstermesi ve canlı hayatını etkilememesi bakımından isabetli bir tercih olarak kabul edilmektedir. Isı değiştiriciler santral maliyeti içinde büyük bir paya sahiptir.

Görselde koyu rekli bölgeler okyanus suyu sıcaklığının en yüksek olduğu alanları gösteriyor.
Tesiste gerçekleşen yoğuşma ke buharlaşma olayları için okyanus yüzeyindeki sıcaklıkta kaynayacak, dipteki sıcaklıklarda da yoğuşacak maddelere ihtiyaç duyuluyor. Bu sestemlerde genellikle düşük kaynama noktasına sahip olan amonyak tercih ediliyor.
Okyanuslardaki sıcaklık farklılıklarından enerji üretme fikri ilk olarak Fransız fizikçi Jacques d’Arsonval1881 yılında ortaya attı. Projeyle ilgilenilmeye başlanılan yıllar ise 1970'lerdi. Çoğu yenilenebilir enerji türünde olduğu gibi OTEC'in gelişmesi de petrol krizi sonrası ortaya çıkan enerji ihtiyacıydı. 1979'da Hawai'de kurulan 50kilowat santral ilk örnektir. 1981'de Japonların Güney Pasifikte kurduğu 200kW'lik santral ikinci önemli örnektir.
Daha sonra ABD 40MW gibi büyük ölçekli projeler denemiş fakat fon yetersizliği ve petrol fiyatlarının ucuzlaması teknolojiyi uzun süre uykuya yatırmıştır.
Günümüz dünyasında petrol fiyatının uzun süredir yüksek seyretmesi ve yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji politikalarının ağırlık kazanması OTEC sistemlerinin tekrar yıldızının parlamasını sağlamıştır. Henüz büyük bir atılım gerçekleşmese de gelecekte önemli arza sahip santrallerin kurulması beklenmektedir.
Lock Martin'in kurduğu Lockheed Martin şirketi nanoteknoloji, havacılık bilgi teknolojileri ve yenilenebilir enerji üzerine çalışmalar yapıyor. Son zamanlarda adını OTEC teknolojileriyle duyurmaya başlayan Lockheed Martin bazı başarısız ortaklık girişimlerinden sonra bir Çinli inşaat firmasıyla kurulan ortaklık sonrası 10MWgücünde bir OTEC santrali için hazırlıklara başladı.
Santralin maliyetinin 500 milyon dolara
çıkabileceği belirtiliyor.
|