Alternaturk Ana Sayfa
Norm Enerji Sistemleri
  GÜNEŞ ENERJİSİ   RÜZGAR ENERJİSİ   JEOTERMAL   DALGA ENERJİSİ   HİDROELEKTRİK  BİYOETANOL   ELEKTRİK  BOR  ÇOCUK
 

Sokak AydýnlatmaAy ışığına göre kendini ayarlayan sokak lambası


Fiberoptik AydýnlatmaGüneş ışığını toplayan fiberoptik aydınlatma

ELEKTRÄ°K ENERJÄ°SÄ°

Dünya tarihi açısından bakıldığında elektriğin bulunuşu bir kırılma noktası olma özelliğindedir. Elektriğin bulunmasını takiben binlerce yeni buluş peş peşe ortaya konularak teknolojinin gelişiminde bir çığır açılmıştır. Elektrik akımı iletken veya yarı iletken bir tel üzerinde elektriksel yüklerin hareketi olarak tanımlanabilir.
İletkenin belirli bir noktasından bir saniyede geçen yük miktarı akım olarak belirtilir ve Amper birimi kullanılır.

Elektrik akımının oluşması için iletkenin iki ucu arasında bir enerji farkı bulunması gerekir. Bu fark potansiyel fark veya gerilim olarak adlandırılır. Gerilim birimi volt’tur.
Akımın yönü itibarıyla iki tür akım vardır. Doğru akım olarak adlandırılan akım tek yönlüdür ve piller ve aküler tarafından oluşturulur. Evlerde kullandığımız elektrik türü olan alternatif akım ise saniyede 50 defa yön değiştirecek şekilde üretilmektedir.
Alternatif akım döner eksene sahip jeneratörler tarafından üretilir. Elektrik akımının bu hareketi parçacık düzeyinde olsa da akımın büyüklüğüne bağlı olarak belirli bir enerji barındırır. İşte bu enerji evlerimizdeki elektrikli aletlerin çalışmasından tutun da fabrikalar dahi pek çok hareketli aksamın işlemesine kadar birçok alanda kuvvet sağlayıcı olarak kullanılır.
Dünyada kullanılan tüm enerji türleri içinde elektrik enerjisinin oranı 1929'da %12 seviyelerindeyken 90'lı yılarda bu oran %35'lere çıkmıştır. Bunun sebebi diğer enerji türlerinden farklı olarak kullanımının çok kolay olmasıdır.
Bununla beraber elektriğin bir enerji kaynağı olarak bazı dezavantajları da vardır. Diğer enerji türlerinden farklı olarak elektrik enerjisini depolamak neredeyse imkânsızdır. Depolanamama sorunu elektriği üretim alanlarından hatlar yardımıyla istenilen bölgelere taşınması gibi pahalı bir sonuç doğurmuştur.
Elektrik enerjisi sadece dönüştürülebilir düzeneklerle dolaylı yoldan depolanabilmektedir. Bu da ancak küçük çaplı kullanımlar için yeterli olmaktadır; Akü ve pillerde kimyasal enerji olarak depolanan enerji, reaksiyonların başlamasıyla elektrik enerjisi olarak açığa çıkmaktadır. Elektrik sadece fiziksel evrenin bir bileşeni değildir.
Canlıların doğasında da elektrik akımı biyolojik faaliyetler için kullanılmaktadır. Özellikle sinir hücreleri arasındaki iletişim elektrik akımı yoluyla olmaktadır. Elektrokinetiğin de başlangıcı sayılan 1790 tarihi olayda Kalvani farklı iki maddenin temasıyla bir kurbağanın bacağının hareket ettiğini göstermiştir. Bu deneyimle başlayan ve elektrofizyoloji denilen bilim dalı canlıların bünyesinde elektrik akımının etkilerini inceleyen bilim dalıdır.

Türkiye'nin ilk elektrik üreteci 1902 yılında Mersin-Tarsus'ta tesis edilen, bir su değirmenine bağlanmış bir dinamodur. Bu dinamo 2 kW gücündeydi. Sonraki yıllarda yapılan barajlarla beraber elektrik enerjisi üretme miktarımız programlı bir alana girmiştir. 1913 yılında İstanbul’da yapılan Silahtarağa santralının kurulmasıyla ciddi anlamda ilk elektriklendirme gerçekleştirilmiştir. Termik santraller ve yakın yıllarda rüzgar türbinleri ülkemizde elektrik enerjisi elde etmek için kullanılmaktadır.
Türkiye'de 2006 yılı III. döneminde elektrik üretimi 34.306 GWh olarak gerçekleÅŸmiÅŸtir. Elektrik enerjisinin %41,23'ü sanayide, %23,81'i meskenlerde, %15,85'i ticarethanelerde, %4,14'ü tarımsal sulamada, %3,52'si resmi dairelerde, %2,06'sı sokak aydınlatmasında, %1,81'i ÅŸantiyelerde ve %7,58'i ise diÄŸer ve doÄŸrudan satışlar olarak tüketilmiÅŸtir




 HABERLER
 DOSYALAR
 ENERJİ TASARRUFU
 ENERJİ FİRMALARI
 ENERJİ VERİMLİLİĞİ
 ÇEVRE
 VİDEO BLOG
 YENİLENEBİLİR ENERJİ
 ENERJİ İLANLARI

E-posta Aboneliği :


Haberlerimiz
e- postanıza gelsin

 
 
 
Toplam Ziyaretçi